27 Nisan 2008 Pazar

Annem'in Yavrucukları :-)

Ben küçükken tek katlı ve bahçe içinde bir evimiz vardı. Bahçemiz epey büyüktü, ön bahçede hemen hemen her çeşit çiçekler, koskocaman gül ağaçları, yoncalar ve büyük olmasa bile yazın içine girip oynadığımız, kırmızı balıkları ve nilüfer çiçeği olan bir havuzumuz vardı. Arka bahçede bir müştemilat ( küçük bir baraka ) ve sebzelerimiz bulunurdu. Ayrıca bahçenin her yerinde farklı farklı meyve ağaçları vardı, mesela ben çocukluğum boyunca hiç çarşı ya da pazardan vişne ve erik aldığımızı bilmem, üstelik komşularımıza bile dağıtırdık. Hatta bahçemizde bulunan zeytin ağacından toplanan zeytinlerle annem sele zeytini bile yapardı. Yazın tüm günü ( plaja gitmediğimiz zamanlarda :) ) ve akşamı bahçede havuz kenarında geçirirdik. Havuzumuzun fıskiyesi ve içinde abım tarafından yapılmış renkli ışıkları vardı, akşam olunca yemeğimizi yerken su sesi ve renkli ışıklar benim çok hoşuma giderdi. Tabi bu güzelliklerin yanında bazı dostlarımızda bizimle olurdu. Bu dostlarımız kedilerimiz :) ve bir müddet bizimle olan sevgili köpeğimiz Tomar, kendisi cins bir köpek değildi ama evin maskotuydu, ne yazık ki bir gün bahçeden kaçıp belediyenin bıraktığı zehirli yiyeceği yiyerek öldü :( , bu beni çok üzen olaylardan bir tanesi olarak hatıralarımda bulunur.

Tüm çocukluğum boyunca evimizden ve bahçemizden kedilerimiz hiç eksik olmadı , Sarman , Minnoş ve adını hatırlayamadıklarım. Ama en çok Minnoş'u hatırlıyorum duman renkliydi ve çok güzel gözleri vardı , hatta bir kere 4 tane yavrusu olmuştu ama doğanın kanunumu diyim o kadar koruma altına alıp cemekanda korumamıza rağmen erkek bir kedi toparlak yavruları boğarak öldürdü :( Neyse fazla karamsar olaylardan bahsetmeyim.

Hayvan sevgisi sanırım insana büyüklerinden geçer, çocuklar annelerinden ne görürse ya da hissederse aynen devam ederler. İşte benim için ve kızım içinde aynen bu böyle, kızım şimdi Veteriner Hekim olma yolunda. Annemin hayvan sevgisini anlatmam imkânsızdır ancak onu görmek ve onlar hakkında konuşurken dinleyerek anlayabilirsiniz. Şu an için annem 2 muhabbet ( birinin adı Çiko diğerinin yok ), 1 kanarya ve 1 kedi ( adı Serseri ama annem ona Oğlum der , ama adı gibi gerçekten serseri :)) ile çok yakından ilgilenmekte ve onlara tabir tam yerinde olarak çocuk gibi bakmaktadır. Zaten bahsederken de “ çocuklar “ diye bahseder :)

Geçen gün annemlere gittiğimde annem bana “ gel bak ben hayvan barınağı açtım “ dedi. İnanın buna inandım çünkü bu annemin kesinlikle yapabileceği bir şey. Ve beni mutfaktan içeri götürüp masanın üzerine sıraladığı fotoğrafta görünen zıp zıp zıplayan bu oyuncakların yanına götürerek “ işte barınağım” dedi ve “ her şeyin fotoğrafını çekiyorsun, bunlarında güzel bir fotoğraflarını çek ve sayfana koy “ dedi :). İşte ben de annemin dileğini yerine getiriyorum :)

Bunları yaşamak çok güzel, çünkü annemi onlar oyuncak olsalar bile çok mutlu görüyorum ve bana göre dünyanın en güzel şeyi yakınlarımı mutlu görmek. İnsan kendini mutlu hissettiği ve edebildiği sürece etrafınada aynı derecede olumlu elektriği verebilir. Sanıyorum ben bu güzel davranışı ya da düşünceyi annemden edinmişim.

Teşekkür ederim anneciğim.


Not: Bu yazı ilk olarak 23/01/2008 tarihinde diğer blogumda yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: