27 Şubat 2011 Pazar

Kahvaltılardan Seçmeler - Namlı Gurme Karaköy

Şubat ayı başında Body Worlds sergisine gitmeden önce eşim ve kızım ile adını eşimden duyduğum ve onun sayesinde güzell ve lezzetli bir kahvaltı yaptığımız Namlı Gurme Karaköy'ü bazı fotoğraflarla sizlere tanıtacağım.
Bu arada mutlaka rezervasyon yaptırmak gerekiyor , akıllı eşim birgün önceden rez. yaptırmasaydı hevesimiz kursağımızda etraftaki yerlerden birine gidecektik:-)

İrtibat : Rıhtım Cad.Katotoparkı Altı / Karaköy
Tel: 0212 293 68 80-83

İçeri girdiğinizde yüzlerde çeşit sizi birden büyüleyiveriyor , sanki hepsinden yiyebilecekmiş gibi hissediyorsunuz:-)


Açık büfe değil , açık vitrin şeklinde . Vitrinden öncelikle sıcakları seçiyorsunuz. Onlar hemen pişirmeye alıyorlar.


Çeşit çeşit peynirlerde zorlanmadım desem yalan olur:-))


Seçerek hazırlattığımız kahvaltı tabağımızda olanlar , bu tabağı 3 kişi paylaştık


Kaymak ve balsız kahvaltımı olur :-)


Sıcak olarak istediğimiz , kaşarlı ve hellimli sucuklar harika şekilde kızarmış ve peynirleri erimişti.


Oturulan mekan ise sonradan camla kapatılmış ama elektrikli sobalarla ısıtıldığı için soğuk ile alakası olamayan bir yer.
Çay limitsiz olarak termoslarda masalara bırakılıyor.
Diğer kahvaltı ettiğimiz yerlere nazaran fiyat olarak biraz pahalı diyebilirim - kişi başı 25 TL hesap ödedik , ama geçen hafta yaptığım hiçte damak zevkime uymayan çok az çeşidi olup çok az porsiyonu olan Van Kahvaltısına kişi başı 20 TL verdikten sonra buranın hesabı hiçte pahalı gelmiyor:-)
Sağlıcakla kalın.

Kısa Bir Trabzon Gezisi

Aniden verilen bir karar ile ertesi gün alınan uçak biletleri ve sadece 24 saat sürecek olan bir Trabzon gezisi.
İnsan biraz çılgın ve de onun gibi çılgın arkadaşları olmaya görsün:-)
Şubay ayının ortası , hava alabildiğine soğuk ve eksilmeyen bir yağmur ama bir o kadar güzel geçen kısacık bir mola.
Teşekkürler Özlem'cim......


Biraz reklama girecek ama gittiğimiz hava yolunu kısada olsa övmem gerekecek :-)
Sky Airlines , zamanında kalkma , rahatsız etmeyen bir uçuş, sarsmadan yapılan iniş , güler yüzlü hostesler , girerken hoşgeldin şekeri , uçuş esnasında seçenekli sand. ve içecek , inerken portakal ikramı uzun süredir diğer bazı havayollarından göremediğimiz hizmetler.
Fiyat diğerleriyle aynı , otobüs ile aynı hatta daha ucuz.
Seyahat edeceklere tavsiye edebileceğim bir hava yolu.


Bütün gün yağmur altında Trabzon çarşılarını dolaştıktan sonra eve dönüş yolunda Tarbzonlu olan ( ama haksızlık etmeyim ünv. başlangıcından beri senelerdir İstanbul'da ) arkadaşımızın ilk defa gördüğü Trabzonda 22 yıl Sancak Beyliği yapmış olan Padişah Yavuz Sultan Selim'in koskoca heykeli ile karşılaştık hatta yanı başındaki konak ise Kanuni Evi diye geçiyor - şu günlerin pek bir ünlü kişisi olan Kanuni Sultan Süleyman babası Yavuz Sultan Selim Trabzon Sancak Beyi ilen 1495 yılında burada doğmuş.

Trabzonda bu kadar çok helvacı ile karşılaşağımı hiç tahmin etmezdim , meğerse bizim bildiğimiz Tahin Helvası orada Beton Helva olarak anılıyor ve çok meşhurmuş.
Ayrıca Kos Helva da çokca bulunuyor , tabiki bal , pestil çeşitleride epeyce fazla.
Dükkanların vitrinleri akşam olunca doğal renkli ürünlerin ışıklarla birleşmesiyle ışıl ışıl oluyor.

Eve geldiğimizde ilk önce yemek öncesi yorgunluğumuzu birer kadeh kırmızı şarap ile attıktan sonra :-)
Yemeğimize Trabzon'a özgü Tatlı Balkağı Çorbası ile başladık. Çorbanın lezzeti değişik tatlı ve tuzlu karışık bir lezzet , hatta ben kırmızı pul biberde ekleyerek daha farklı bir tat yarttım:-)) ama her türlü benim dama zevkime uygun bir lezzetti .Sonrasında ise nefis kızarmış Karadeniz Mezgiti ve salata ile devam ettik.
Ellerine sağlık Sevgi Teyzecim.
Ev sahibimiz sevgili Kazım Amcamın bu fotoğrafı uzun zaman önce bana ulaşmıştı , kısmet evlerine gidip orada güzel bir zaman geçirdikten sonra yayınlamakmış. Kendisi
çok başarılı ve sevilen bir matematik öğretmeni ve emekliliğinden sonra matematik zekasını mutfakta kullanmaya başlamış .
Bu sefer kendisinden birşeyler yiyemedik ( ama indiğimiz sabah fırından getirdiği bir kasa peynirli ve kıymalı pideyi göz ardı etmemem gerekiyor ) bir dahakine aynı bu fotoğraftaki performansı bekliyoruz:-))


Aşağıda göreceğiniz muhteşem tat ise Maçka'lıların bir çeşidi. Sağolsun tanıdıkları biz geliyoruz diye özel olarak hazırlayıp yollamışlar.
Lamesli Pide . Evde yapılmış mayalı hamur içine - soğanla kavrulmuş karalahana ya da pazı ve fasulye ilaveli iç , hamurun içine yerleştirilip tavada önlü arkalı olarak pişirilip yağlanıyor.Lezzeti muhteşem.Yapanın , getirenin ellerine sağlık.
Hatta yediğimiz yetmiyormuş gibi sağolsunlar yanımızada verdiler , hala bir bölümü dondurucuda duruyor önümüzdeki günlerde ısıtıp yiyeceğiz:-)


Dönüş günümüze erken başladık .Dolmuşa binerek yaklaşık 10 dakikalık mesafedeki Trabzon'un tarihi mekanlarından bir Müze'nin bahçesinde güzel bir Trabzon Kahvaltısı ettik. Bu tarihi yerden birazdan bahsedeceğim.
Hava gene dondurucu ama bahçedeki masaların üzerine çadır oluşturmuşlar ve içerde elektrik sobası yanınca dışardaki havayı hissetmiyorsun bile.



Masamız kahvaltılıklar adına çok zengin değildi , ama olmasınıda hiçmi hiç gerek yoktu.

Tazecik Trabzon Ekmeğini batıra batıra afiyetle çok lezzetli Kuymak ile işe başladık:-)
Peyniri toparlamak zor olsa bile tüm gücümle mücadele edip tavanın dibini kaşıkla sıyararak afiyetle yedim:-)
Gene Trabzon'a özgü Kaygana , omlet ve krep karışımı denebilir , ama gerçek olan lezzeti harika:-)

Kahvaltımızı bahçesinde yaptığımız tarihi yer - Ayasofya Müzesi.
Daha önce sadece kartpostallarda gördüğüm ve gerçekten muhteşem bir yapıya sahip olan Müze.
Aşağıda http://tr.wikipedia.org/wiki/Trabzon_Ayasofya_M%C3%BCzesi den alıntıyı okuyabilirsiniz.

Trabzon Ayasofya Müzesi, Trabzon'un Yenimahalle semtinde bulunan tarihi müzedir.

İstanbul'un Latinler tarafından işgal edilmesinden sonra kaçan ve Trabzon'da 1204 yılında yeni bir devlet kuran Komnenos ailesinden Kral I.Manuel (1238-1263) tarafından 1250-1260 yılları arasında yaptırılan ve bir manastır kilisesi olan Ayasofya adı "Kutsal Bilgelik" anlamına gelir.

Geç Bizans Kiliselerinin en güzel örneklerinden biri olan yapı, kapalı kollu haç planlı olup, yüksek kasnaklı bbir kubbeye sahiptir. Kuzey, batı ve güneyinde revaklı üç kirişi bulunmaktadır. Yapı ana kubbenin üzerine değişik tonozlarla örtülmüş ve çatıya farklı yükseltiler verilerek kiremitle örtülmüştür.

Üstün bir işçiliğin görüldüğü taş plastiklerde Hıristiyan sanatının yanı sıra Selçuklu Dönemi İslam sanatının da etkileri görülmektedir. Kuzey ve batıdaki revak cephelerinde görülen geometrik geçmeli bezemeleri içeren madalyonlarla, batı cephesinde görülen mukarnaslı nişler Selçuklu taş işlemelerindeki özellikleri taşımaktadır.

Binanın en görkemli cephesi güneyidir. Burada Adem'le Havva'nın yaratılışı kabartma olarak bir friz halinde anlatılmıştır.

Güney cephesindeki kemerin kilittaşı üzerinde Trabzon'da 257 yıl hüküm süren Komnenos Hanedanı'nın sembolü olan tekbaşlı kartal motifi bulunmaktadır.

Kubbede ana tasvir İsa, onun tanrısal yönünü aksettiren Hristos Pantokrator (Herşeye kâdir İsa) tarzıdır. Bunun altında bir kitabe kuşağı, daha altta ise melekler frizi bulunur. Pencere aralarında oniki havari tasvir edilmiştir. Pandantiflerde değişik kompozisyonlar yer almaktadır. İsa'nın doğumu, vaftizi, çarmıha gerilişi, kıyamet günü gibi sahneler betimlenmiştir.

Fatih Sultan Mehmed'in 1461 yılında Trabzon'u fethiyle camiye çevrilmiş ve vakıf eser olmuştur. 1868 yılında Bursa'lı Rıza Efendi'nin teşvikleriyle yeni baştan onarılmıştır.

I. Dünya Savaşı yıllarında Ruslar tarafından işgal edilen Ayasofya, askeri karargâh, hastane, depo ve savaştan sonra yine cami olarak kullanılmıştır. 1958-1962 yılları arasında Edinburgh Üniversitesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğü işbirliği ile restore edilerek, 1964 yılında müzeye çevrilmiştir.



Trabzon denilence tabiki akla gelen diğer şeyler ise Trabzon Bileziği , Telkari ve Kazaziye.
Aşağıdaki fotoğrafta bir kaç örneği toparlamaya çalıştım ama gerçek görüntüleri büyüleceği:-)


En kısa zamanda dileğim böyle kısa bile olsa yeni bir geziye çıkmak :-))

Sağlıcakla kalın.

Kahvaltılardan Seçmeler- Bir Arkadaş Evinden

Uzun zamandır ihmal ettiğim blogumla daha yakından ilgilenmeye karar verdim.
Sanırım yazdıkça açılmaya başladım:-) o kadar zamandır boşlamamdan dolayıda suçluluk duymaya başladım:-)

Elimde epey zaman öncesine ait o kadar çok yazak konum varki nereden başlayacağım konsunda epeyce düşündüm ve günün ilk yemeği olan kahvaltıyı - Kahvaltılardan Seçmeler - olarak sunmaya karar verdim.

Değişik mekan ve yerlerden derlediğim , lezzetini beğenerek paylşamka istediğim yerleri sizlere sırayla tanıtmak istiyorum.

İlk önce bize o güzel yuvasını açan sevgili arkadaşım Nermin'in kuş sütü bile eksik etmeyerek hazırladığı kahvaltı sofrası ile başlamak istiyorum. Üzülerek bildiririm buraya gidebilecek kişi sayısı sınırlı:-))




Sofrada kıymalı - peynirli böreğin dışında , lezzetli bir omlet , söğüş doğramış domates-salatalık - hemen hemen her türlü yeşillik , kurabiye , kek vardı.

Ama her zamanki ev kahvaltılarımızın ardından gelen şarap keyfi burada biraz daha zenginleşerek uluslararası tatlara dönüştü:-)

Bu güzel tatlar ve bol çeşitten sonra bizlerin nasıl bir kahvaltı hazırlayıp konuklarımızı ağırlayacağımız uzunca bir süre gündemimizde olmuştu:-)

Sağlıcakla Kalın.

25 Şubat 2011 Cuma

Luis Miguel - No Se Tu



Yaklaşık 5-6 sene önce tanıdığım Meksikalı bir şarkıcı .Ses büyüleyici.

Sağlıcakla kalın

24 Şubat 2011 Perşembe

Sebzeli Erişte



Uzun zamandır erişte yapmamıştım , bu akşamın diğer çeşidi de bu oldu . Ama tabiki tek yiyen de ben oldum:-)
Eşimin sebzelere karşı alerjisi var .Helede bezelye , kabak gibi sebzelerin makarna ve erişteye karıştırılmasına ayrıca alerjisi oluşuyor:-))Ona göre hamur işi hamur işidir , üzerine ya peynir ya da et konur :-)
Test eden sadece ben olsamda kesinlikle tadı yerindeydi diye notumu düşerim:-))

Malzemeler;

- 1/2 paket erişte
- 1 adet kabak ( kabuklu olarak küp küp doğranmış )
- 1 adet havuç ( küp küp doğranmış )
- 1 çay bardağı kadar dondurulmuş bezelye
- 3 adet taze soğan
- 1 adet domates ( küp küp doğranmış )
- istenildiği kadar tereyağı ( ben 1 tatlı kaşığı kadar kullandım )
- 1 çorba kaşığı kadar zeytinyağı
- istenildiği kadar tuz , karabiber , kırmızı pulbiber

Tencerede eriştelerin suyunu çektirerek çok az tuz ve z.yağ ile pişirirken diğer tarafta soğanları zeytinyağı ve tereyğaında hafifçe solduruyoruz , sonra tüm diğer malzemeleri katıp karıştırıp kapağı kapalı ocak kısık halde ara ara karıştırarak pişirmeye bırakıyoruz.
Tüm malzemeler yeterli derece yumuşadığı zaman , ğimiş olan eriştemize ilave ediyoruz ve fazla ezmeden karıştırark servise hazır hale getiriyoruz.

Sağlıcakla kalın.

Taze Soğanlı Mısır Çorbası



Akşam hemen aklıma gelip anında yaratılmış olan ama lezzeti de bir o kadar eşim tarafından onaylanan besleyici ve doyurucu bir çorba.

Dondurucudaki haşlayıp saklamış olduğum yarma mısırlar her zaman imdadıma yetişir:-)

Malzemeler ;

- 1 su bardağı haşlanmış yarma mısır
- 1/2 litre süt
- 3 adet taze soğan
- 1 diş sarımsak
- 1 çorba kaşığı tepeleme mısır unu
- istenilen ölçüde tereyağı ( ben 1 tatlı kaşığı kadar kullandım)
- tuz

Tereyağında doğranmış soğanları hafifçe solduruyoruz , içine mısır ununu ve rendelenmiş sarımsağı katıp hafif ateşte karıştırarak kavuruyoruz ve sonra üzerine azar azar sütü ilave ediyoruz , ama karıştırma işine devam ediyoruz.
Mısırı ve tuzu ilave edip kıvam alana kadar pişiriyoruz. Katılaşma söz konusu olursa sıcak su ilave edilebilir.

Sağlıcakla kalın.

Ispanaklı Bulgur Pilav



Uzun zaman oldu ,bu nasıl tembelliktir anlamadım gitti , ama bugün elimden geldiğince çok tarif ile azda olsa açığı kapatma niyetindeyim :-)

Bu tarif sevgili arkadaşım Oya'dan geldi , aslında kendisinden daha önceleride bazı tarifler gelecekti ama neyseki biricik kuzusu yurda dönüş yaptı artık annesine bana tarif yollamak adına yardımcı olur :-)

Tarifi ve anlatımı aynen bana yolladığı gibi yayınlıyorum , sevgili Oya yenilerini bekliyorum :-)

Malzemeler:

• 500-600gr ispanak icin ,(Daha fazlada olabilir)
• 2 su bardagi kadar bulgur
• 4 su bardagi sicak su
• 2 buyuk boy sogan yarim ay kilic seklinde dogranmis
• Soganlari kavurmak icin 2 yemek kasigi tereyagi ve zeytin yagi ( 3-4 yemek kasigi kadar)
• 3-4 yemek kasigi zeytin yagi ( ispanaklari kavurmak icin)
• 1-2 tatli kasigi seker
• Kirmizi pul biber,( aci sevenler biraz daha koyabilirler) karabiber, tuz
• Cok az tuz otta koyulabilir

Yapılışı :

Ispanakları yıkayıp irice kıyıyoruz. Bulguru sudan geciriyoruz. Tencereye 3-4 yemek kaşığı kadar zeytin yağı koyuyoruz ıspanaklari ve tuzu ilave ediyoruz hafifce kavuruyoruz. Ispanak hafifce sönünce (fazla degil) bulguru ilave ediyoruz biraz daha kavurup kaynamiş yaklasik 4 su bardagi suyu ilave ediyoruz. Kırmızı pul biberi ve karabiberi ilave ediyoruz hafifce karıstırıp kapağını kapatıp pilav gibi pisiriyoruz.
O piserken tavada tereyagini eritiyoruz ve soğanlari ilave ediyoruz 1-2 tatli kaşığı seker bir tutam tuz ilavesiyle karamelize ediyoruz.
Bu arada pilavımız pismis oluyor. Soganlari pilavin uzerine ilave edip harmanlıyoruz..
Servise hazir afiyetle yiyiniz.

Bu pratik yemek ispanagi sevmeyenlere, ispanagi sevdiren bir yemek ve degisik bir lezzet. Bizimkiler bayildi 2’ser tabak yediler.

Sağlıcakla Kalın.