23 Ocak 2010 Cumartesi

Mıhlama Ve Kısa Bir Karadeniz Turu

mıhlama

Tek başıma yapmayı şu ana kadar cesaret edemediğim çeşitlerin başında gelir.
Bugün tam kararımı vermiş ve sadece ölçülerini öğrenmek için eşimin teyzesini aradığımda " tarifler senin mısır ekmeğin gibi göz kararı , bekle 2 dakika sonra sendeyim :-) " diyip hemen geldi ve 5 dakika içinde bana gösterip öğreterek yapıverdi. Eee bizede çıtır çıtır ekmekle yemek düştü :-) .Şu anda zor nefes alsamda genede yazımı yazmaya son derece kararlıyım:-)

Malzemeler ;
- 250 gr. civarı kaşar peynir ya da dil peyniri (mıhlama peyniri aslında farklıdır ama her zaman bulmak mümkün değil )
- 100 gr. kadar tereyağı
- 4 dolu servis kaşığı un ( benim bildiğim yöre un ile yapıyor ve mısır unuyla yapılana kuymak diyor , bende unlu olanı çok sevdim )
- 2 büyük baş soğan ( çok küçük yemeklik doğranmış , birçok kimse soğanlı bilmiyor , ama soğan yağın ağırlığını alıp çok lezzet veriyor )
- su

Yapılışı:
Unu yapacağımız tavanın içine ( biz çelik tava kullandık ama Sema Tyeze bakır sahanda yapıyor daha güzel oluyor ) koyup yayıyoruz , sonra üzerinden çıkacak şekilde soğuk su ilave edip unun topaklanması bitene kadar karıştırıyoruz. Ocağımızı kısık derecede un suyu ile kıvamlanıncaya kadar karıştırıyoruz, eğer çok katı bir hale gelirse üzerine çok az sıcak su ilave edilebilir.Bozadan biraz daha sert kıvamına gelince karıştırmayı bırakıp bir süre çok kısık ateşte pişiriyoruz.
Bu arada bir tavada tereyağımızın yarısını eritip doğardığımız soğanları karıştırarak pişiriyoruz.
Pişen unun üzerine şerit şeklinde doğardığımız peynirleri serpiştiriyoruz ve karıştırmadan peynirler yumuşayana ve uzama kıvamına gelene kadar kısık ateşte tutuyoruz , ara sıra çok hafif tahta kaşık ile alttan alttan karıştırıyoruz .Özellikle pişerken çok karıştırılmaması gereken bir yemektir. Peynirler uzamana kıvamına gelince kavurduğumuz soğanları üzerine yayıyoruz , bu arada ocağımız hala kısık durumda , tencereminizn dibi hafif tutabilir ama buda mıhlamanın güzel taraflarındandır , tavanın dibini sıyırmak çok zevkli oluyor:-).En son olarak kalan tereyağı eritip üzerine döküyoruz ve sıcak sıcak servis yapıyoruz.

Tabaklara almak yerine tencereden yemek en lezzetlisi bu da benden bir öneri , ama çok sıcak oluyor benim bugün yaptığım gibi dilinizi yakmayın aman dikkat :-))

Şimdi mıhlama yiyip tarifini verdikten sonra bir Karadeniz gelini olarak birazda oralardan bahsetmezsem çok ayıp olacak :-)) ;

Karadeniz yöresinin çok sevilerek yenilen yemeği mıhlama ,özellikle yayalarda ve ormanda tüm gün çalışanlara enerji veren ve uzun süre tok tutan bir yiyecek. Kullanılan tereyağı miktarı hiçde azımsanacak ölçüde değil ama onların iş gücünü ve çalışma saatlerini düşünürseniz tüketilen yağ hemen eriyip gidiyor.

Sabah daha karanlıkken kalkıp ineklerini ahırlardan çıkartıp otlatmaya götüren teyzeler dere tepe demeden tüm gün onlarla birlikte dolaşıyorlar , yeri geldimi çalı çırpı topluyor , bostanlarıyla ilgileniyorlar , tabi bu arada çoluk çoçuğuda düşünüp yemeklerini hazır ediyorlar.İşte mıhlama onlar için hem kolay hemde besin değeri çok yüksek bir yiyecek , tercih edilmesinin yegane sebeplerinden biriside bu tabiki.
Aslında genel olarak yayla ve dağlık bölgelerde yaşayan Karadeniz'lilerin işi çok zor.

karadeniz daglar

Bu uçsuz bucaksız dağları ve ormanları dolaşmak kolaymı ? Tatil amaçlı ise çok kolay ve zevkli ama yaşamak için ise o zaman zorluğu söz bile edilemeycek kadar çok.

köprü

Bu asırlar öncesi yapılmış köprülerden geçerek yollar bulmak kolaymı ? Tatildeyken " aa ne güzel , hemen üzerine çıkıp fotoğraf çektirelim " demek çok kolay ve zevkli .Ama sürüsüyle yaşlı bir teyzenin onun üzerinden karşıya geçmesi hiç kolay değil.

su düşen

Peki nereye gideseniz gidin her yolda sık sık karşılaşılan ve dağdan araba yoluna akan bu şelalerin durumu ? Gezi sırasında muhteşem bir manzara ve ses ama suların akışı sebebi ile yollara düşen kaya parçaları yüzünden yaşanabilecek tıkanıklar ve acil olabilecek her türlü sağlık ve benzeri olaylara engel teşkil etmesi yöre halkının zorluklarından bir tanesi.

Ama şu da bir gerçek ki gittiğim onca zaman içersinde bir kişiden bile yaşadıkları çevrenin ve doğanın engel ve zorluklarıyla alakalı bir tek şikayet duymadım.
Çünkü onlar yaşadıkları yerlere aşık insanlar ve yaşadıkları yerlerle var olan insanlar.
Ne mutluki Karadeniz'li olmasam bile onların içinde var oluyorum.

Bir mıhlama tarifinden konu nerelere geldi:-)
Bir kaç fotoğraf daha paylaşıp bu konuyu kapatıp dışarda yağan kar ile ilgili yeni yazıma geçeceğim:-)

evler elevit
Elevit Yaylası ve evleri.

testere ev
Bu ev bir zamanlar TV de haberlere bile konu olmuş olan Elevit'ten aşağıda inerken yol üzerinde bir zamanlar iki kardeşe ait olup ama aralarındaki anlaşmazlık sebebi ile bir tanesinin evi ortadan ikiye hızarla bölüp kendi hissesine düşeni yenilediği evdir :-) güldüğüme bakmayın orada herkes gülüyor bu olaya:-))

ev
Dağlara karşı yapılmış yayla evi - Elevit.

balıkçı
Evimizin hemen yakınında yer alan Alabalık Çiftliği .

alabalık
İşte gerçek dere alabalığı.

evin penceresi
Evimizin yanında bir manzara.

sabahki manzara
Ve bu da sabah uyanıp perdeyi açtığımda gördüğüm manzara. istanbul'un keşmekeşinden sonra böyle bir manzaraya uyanmak müthiş birşey.
Tek kusur her yerde olan elektrik telleri , ama onlarda hayatımızın olmazsa olmazları ne yapalım:-)

Sağlıcakla kalın.

1 yorum:

Zehra Gürgen dedi ki...

oo görüntüler süper !!
eh bende oralarda koştursam bol yağlı mıhlama banada vız gelirdi :)
ama evde otururken yersem ??
yada yeryemez Alsancakta 10 tur atarsam sorun olmaz :)
ellerine sağlık canım