31 Ocak 2012 Salı

Sebze Çorbası - Acıbadem Yöresinden :-)

Acıbadem yöresine ait bir çorba tanırtırken aynı yörede olan evimden çıkıp bu sabah işe gidişimi yayınlamamam olmazdı :-) Robot gibi giyinip , kendimi sağlama almışım değilmi ?:-)

Sabah penceren bakınca şimdi işe nasıl gidilir diye düşünmeye başladım ama zaman öyle akıp geçtiki ki birden kendimi sokakta ve daha sonra da iş yerimde buluverdim bile:-)

Gün boyunca dinmeyen kar ara ara eve nasıl döneceğimi düşündürmedi değil ama iki gündür eve varışlarım mesaimi tam yapıp erken çıkmamama rağmen son derece rahat , sanırım erken çıkanların sayesinde biz zamanında çıkanlar rahat dönüş yapıyoruz:-)
İki gün daha devam edecek denilen kar yağışı süresince umarım aynı rahatlık içinde gidiş gelişlerimiz olur. Ve umarım perşembe akşamı gideceğim cuma akşamı kızımla geri dönüş yapacağımız uzun otobüs yolculuğu rahat bir şekilde geçer.

Evde otururken ya da zevk için yüruyüş yaparken seyredilen kar ve kar yağışı çok güzel ama iş ve seyehat esnasında pek zevk vermiyor . Belki ilerde emekli olunca bende zevkine tam olarak varabilirim ve çalışanlara nispet yapabilirim :-)

Şimdi gelelim güzelim Acıbadem yöresine ait çorbamıza , bu çorba her zamanki gibi evdeki malzemelerin birleşmesiyle ortaya çıkan ve pişen evin konumunun Acıbadem olması sebebi ile bu yöreye ait sayılan bir çorba :-)
Yapın derim çünkü çok lezzetli ve besleyici bir çorba oldu.

Malzemeler ;

- 1 çay bardağı kırmızı mercimek
- 1 adet kereviz ( 1/2 tavla zarı gibi doğranmış )
- 1 adet patates ( 1/2 tavla zarı gibi doğranmış )
- 1 adet havuç ( 1/2 tavla zarı gibi doğranmış )
- 1 adet kuru soğan ( yemeklik doğranmış )
- 1 top brokoli
- 1 çay bardağı bezelye
- 1 çorba kaşığı un
- 1 diş sarımsak 8 ince dilimlenmiş )
- tereyağı
- tuz ve karabiber
- 1/2 litre kadar tavuk suyu

Unu tereyağında hafif ateşte çok az kavurarak pişiriyoruz üzerine tavuk suyu koyarak hafifçe açıyoruz sonra soğanları da ekleyip bir müddet daha pişirip tüm sebzeleri ve tavuk suyunu ekleyerek ara ara karıştırarak pişiriyoruz .
Pişmeye başlayınca tuzunu ve karabiberini ekleyip büyük kalan brokolileri çatalla hafifçe eziyoruz bir taşım daha kaynatıp servise hazır hale getiriyoruz.

Sağlıcakla kalın.

24 Ocak 2012 Salı

Isırgan Çorbası / Rize'den


Bu akşamki yöresel çorbamız epey uzaklardan evime konuk oldu . Yeşilin her tonunun var olduğu her taşın altından gürül gürül suların aktığı , mis gibi havası olan , şeker gibi insanlara sahip olan Rize'den.Aslında ben Rize merkezi hemen hemen hiç bilmem benim için var olan ve gittiğim zaman 1 hafta bile olsa meditasyon etkisi yapan Çamlıhemşin'den yukarı Elevit'e doğru yol alan yerlerdir. Yukarıdaki fotoğraf evimizin hemen önünden geçen Fırtına Deresi'nin yanında kurulmuş olan Alabalık Çiftliği ve etrafın güzelliklerini göstermek için sadece küçük bir örnektir.

Eğer içinizde Karadeniz'in bu güzelliklerini görmemiş olanlar varsa vakit kaybetmeden gitsin ve doğanın bakirliğine , insanların güzelliğine tanık olsun . Umarım oralarda sahil şeritlerimiz gibi yapılaşma içinde kaybolmaz.

Bir çok Karadeniz yemeği yedim bir kısmınıda yapmaya çalışırım , şu ana kadar ısırgan çorbası hiç içmemiş ve yapmamıştım. Bir kaç sene önce yemeğini yemiş ve çok beğenmiştim hatta blogumda paylaşmıştım. O yemeği bana tatdıran sevgili Nursen bu sefer bu çorbanın ana malzemesi ısırganı da getirdi -tarifini de verdi, bir dahakine direk topraktan söküp bitkiyi getirecek " al seninle daha da uğraşamam " diye :-)) Ama değinmeden geçemeyeceğim ısırganın bende olmasında esas emeği geçeni atlamamam lazım - Nursel'cim teşekkürler :-)



Artık malzeme ve yapım aşamasına geçelim , bence denenmesi gereken bir lezzet ben çok çok beğendim eşim ise sadece beğendi , artık o konuda yorum yapmak istemiyorum sanırım beni anlayacaklar çoğunluktadır:-))


Malzemeler ;


- 1 su bardağı kurulmuş ısırgan ( nane gibi )


- 1 fincan ince bulgur


- 1 fincan mısır unu


- 2 diş sarımsak ( rende )


- 1 kiloya yakın süt


- 1,5 çorba kaşığı civarı tereyağı


- nane , tuz - isteğe bağlı kırmızı pul biber


- 1/2 kesme şeker


Isırganları çok az su ile karıştırarak pişiriyoruz. Üzerine sütü ilave edip , kaynayınca bulguru ekliyoruz.Ayrı bir kapta mısır ununu bir miktar süt ile sulandırırıp iyice karıştırıyoruz , üzerine rendelenmiş sarımsağı ve şekeri katıp bulgurları pişmeye başlamış çorbaya ekleyip ara ara karıştırarak pişiriyoruz. Katılaşma olursa sıcak süt ilave ediyoruz. Tuz miktarını isteğe göre ayarlıyoruz.


Ayrı bir tavada tereyağında naneyi kızdırıp çorbaya ilave ediyoruz. Bir taşım daha kaynadıktan sonra servise hazır duruma geliyor.


Aşağıda da ısırganı görebilirsiniz.


Sağlıcakla kalın.


23 Ocak 2012 Pazartesi

Fotografium Canon 600D profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor




Bu fırsatı kaçırmayın , paylaşım ile sizde fırsatı yakalayın :-)

Fotografium Blog Türkiye 1.si olunca bunu kutlamaya karar verdik!
fotografium.com olarak Facebook, Twitter yarışmalarının yanısıra biliyorsunuz ki aralıklı olarak blog üzerinden de yarışmalar düzenliyoruz.

Fotografium blogumuzun içeriğini paylaşan 3 kişiye çekilişle hediyeler veriyoruz!!!

Yapılacak çekiliş sonucunda müthiş hediyeler yine sizleri bekliyor.

Hediyeler

•1 Kişiye Canon EOS 600D Kit
•1 Kişiye Manfrotto 055XProb + 804RC2 Tripod+Kafa
•1 Kişiye Kata 123Go-30 Fotoğraf Çantası

Fotografium Canon 600D profesyonel fotoğraf makinesi hediye ediyor! Yarışmaya katılarak Canon 600D , Manfrotto tripod ve Kata sırt çantası kazanma şansı yakalayın!
http://blog.fotografium.com/fotografium-canon-600d-hediye-ediyor/
sayfasını ziyaret ederek yarışma hakkında diğer bilgilere ulaşabilirsiniz.

•Yarışma Başlangıç Tarihi : 06.01.2012
•Yarışma Son Katılım Tarihi : 29.02.2012 (Saat 23:59)
•Çekiliş Tarihi : 05.03.2012

Sedik Aşı / Antalya Akseki yöresine ait bir çorba

Bu sıralar yöresel çorbalar yapmaya karar verdim ve dün elime geçen yemek kitabından ilk sıradaki çorbayı yaptım. Bu çorba Antalya'nın Akseki yöresine aitmiş.
Adını ilk defa duyduğum bir çorba , ama malzemeleri hiçte yabancı değil. Ben sadece ufak tefek değişiklikler yapmak zorunda kaldım - zaten yapamadan duramam :-)
Lezzeti ise gayet güzel sanırım belli aralıklarla yapacağım çorbalar arasına girdi :-)

Malzemeler ;
- 1 adet paprika biberi ( uzun uzun doğradım) - esas tarifinde çarliston biber var
- 2 domates ( kabukları soyulmuş zar şeklinde doğranmış )
- 1 adet kuru soğan ( yemeklik doğranmış )
- 1/2 yemek kaşığı domates salçası + 1/2 yemek kaşığı biber salçası - tarfinde sadece domates salçası var
- 2 fincan buğday yarması - tarifte ince bulgur var , bende olmadığı için yarma kullandım.
- 1 su bardağı tavuk suyu
- 1 kaşık kadar tereyağı + birazda sıvı yağ
- tuz , kırmızı pul biber , nane
- alabildiğince sıcak su

Doğarmış soğanları yağ karışımında hafif sararıncaya kadar pişiriyoruz . Domates ve biberleride ekleyip bir müddet kavuruyoruz , salçaları ilave edip bir süre sonra üzerine yarmayı ilave edip karıştıyoruz.Daha sonra tavuk suyunu , tuzunu ve aladığı kadar suyunu ilave edip pişmeye bırakıyoruz.Su gerektekçi sıcak olarak ekliyoruz.
Ben naneyi ve pul biberi çok az yağda çevirdim ve çorbaya ekledim , istenirse nane kavrulmadan eklenip kaselerde kırmızı biber ilave edilebilir.

Sağlıcakla kalın.

22 Ocak 2012 Pazar

Paprikalı Mantar

Mantarı çok seviyorum , her ne halde olursa olsun kabulümdür:-)
Bu sefer elimin altında olan malzemeleri değerlendirdim . Sanki diğer yemeklerimi böyle yapmıyorum :-)

Malzemeler ;
- 1 paket mantar ( sadece saplarından ayırdım ,doğramadım )
- 1 adet paprika biberi
- 1 büyük boy soğan ( istenildiği gibi doğranmış )
- 1 adet taze soğan
- istenildiği kadar tuz ve kırmızı pul biber
- 1/2 çay bardağı kadar zeytinyağı

Yağda kuru soğanları ve biberi tencerinin kapağı kapalı olarak kısık ateşte pişiriyoruz .Mantarları , taze soğanları , tuz ve biberi katıp kapak kapalı olarak kısık ateşte pişirmeye devam ediyoruz.
Mantarlar pişince salan suyunu çekmesi için kapağı kaldırıp ve ateşi biraz açıyoruz , suyunu hafifçe çektikten sonra ocağı kapatıyoruz.

Sağlıcakla kalın.

Sayla Mantı - Kadıköy



Kadıköy semtinin en eski restaurantlarından bir tanesi Sayla Mantı , kuruluş 1969 , o seneler o kadar revaçtamıydı bilemem ama senelerce kalitesini bozmadığı için hala sevenleri tarafından revaçta olan bir mantı evi.


Bugün güneşli ama soğuk bir hava vardı . Öğlen üzeri gibi eşimle geçen hafta da yaptığımız Kadıköy sokaklarını arşınlama turumuzda bu sefer yemek molası için durağımız Sayla Mantı oldu.




Mantı öncesi birer tane çiğ börek yemeden olmaz dedik ve puf puf gelen çiğ böreği hemen bitiriverdik:-) Ama şunu söylemeliyim ki tadı görüntüsü kadar değildi. Daha lezzetli çiğ börekler yedim , hamuru gayet ince ve lezzetliyli ama iç malzemesi , kıyması pek lezziz değildi:-(


Ama sıra mantıya gelince çok lezzetliydi :-) Ben börek yedim diye yarım porsiyon yedim ama bir porsiyonuda rahatlıkla bitirebilirdim:-)


Menüsü sadece mantı ve çiğ börekten oluşan Sayla Mantı'da bunların yanına turşu da sipariş edebiliyorsunuz.


1 porisyon mantı 10 TL , 1 porsiyon çiğ börek ( 2 tane ) 9 TL.


Sağlıcakla kalın.

17 Ocak 2012 Salı

Sebzeli Bulgur Pilavı


Aklıma ne gelirse, o an elimin altında ne varsa ekleyeceğim bir pilav türü.
Hele zeytinyağlı pırasa yaparken yeşil yaprakları arttığında aklıma gelen ilk çeşit.
Yeşil yaprakları kavurup üzerine yumurta kırmakta çok lezzetli olmuyor değil :-)

Bu seferki , domateslerin ve yeşil biberlerin pek güzel olmadığı bir mevsime denk geldi evde de olmamalarını fırsat bilerek ne varsa eklenen bir çeşit oldu :-)

Bahsetmeden geçemeceğim diğer bir güzellik ise yılbaşı hediyesi olarak ben diyim 25 siz değin 30 seneye yakın arkadaşım sevgili Oya'nın el emeği göz nuru ile hazırladığı Bereket Kuşları . O kadar güzellerki mutfağımda sürekli gördüğüm yerde her zaman benimle beraberler. Ellerin dert görmesin Oya'cım:-)
Bu Bereket Kuşlarının hikayesi ise şöyle;

Nuh Peygamber,tufandan sonra Ağrı Dağı'na geldiğinde 3 kuş türünü serbest bırakmış;

Barış için Güvercin,
Yeni bir çağ için Kırlangıç,
Bereket için de Kelaynak kuşunu.

Bizlerin yeni bir tufan sonrasını beklemeye gerek duymadan artık bu 3 lüyü yapmamız gerekiyor.

Malzemeler ;
- 1 su bardağı bulgur
- 1 büyük boy kuru soğan ( yemeklik doğranmış )
- 5 ya da 6 sap pırasanın yeşil sapları
- 1 adet havuç ( kalın kibrit şekilde doğranmış )
- 1 fincan dondurulmuş bezelye
- 1,5 çorba kaşığı biber salçası
- 1 çorba kaşığı tereyağı + zeytinyağı
- istenildiği kadar kırmızı pulbiber ve tuz

Soğan ve havuçları hafif pişene kadar zeytinyağı ve tereyağında kavuruyoruz üzerine bezelye ve doğranmış pırasaları da ekleyip tencerenin kapağı kapalı olarak bir müddet pişmeye bırakıyoruz.Hafif pişen sebzelere biber salçasını ,biberi ve tuzu ilave edip 1 bardak bulguru ekleyip karıştırıyoruz , üzerine 2 su bardağına yakın suyu ekleyip kapağı kapalı olarak kaynayana kadar harlı ateşte daha sonra suyunu iyice çekene kadar kısık ateşte pişriyoruz. Piştikten sonra üzerine kağıt havlu serip bir müddet demlendiriyoruz.

Sağlıcakla kalın

8 Ocak 2012 Pazar

Fırında Piliç Çevirme - Nükte Abla'dan

Evet bu mazaradan sonra hikayesini aşağıda bulabilirsiniz :-)



Evet yemeğimizin adı fırında piliç çevirme ama aslında çevirmeme , nasılmı?

İşte yukarıda gördüğünüz mücizevi alet sayesinde dışardan aldığımız piliç çervirmeyi artık evinizde yapmanız mümkün.

Benim içi bu aletin mücide tabiki gene sevgili Nükte Ablam , nasıl ederse nasıl bulur bilmem ama her an her işe yarayan her türlü alet ve eşya kendisinde mevcuttur , emeğine sağlık :-)

Bu hafta bana berdiği bu aleti bende dün akşam arkadaşlarımızı yemeğe çağırıp denedim ( en azından yapamazsam biliyorum ki peynir eklemle doyan kişilerdie :-)) ).

Yapılışı çok çok basit lezzetide bir o kadar harika .Aynen közde çeirme gibi dışı çıtır içi ise sulu sulu , göğüs eti bile pamuk gibi.

Sadece yapacağınız fırın mini değil normal büyüklükte ve turba olmalıdır.

Yukarıda göreceğiniz gibi bütün pilicimizi iyice yıkadıktan sonra limon ve tuzla ovup alete oturtuyoruz ve ayakları açılmasın diye bağlıyoruz. ( ben fırın poşetlerinin kilidi ile bağladım , fırın için kullanılan iple de bağlayabilirsiniz )


180-190 derece turbosu çalışan ve ısıtılmış fırına koyup sadece bir kez altındaki tabağı çevirmeniz yeterli oluyor .


Zaten piştiğini nar gibi kızarmasından ve etrafa mis gibi koku salmasından anlıyorsunuz.


Sağlıcakla kalın.

Portakal Suyu ile Fıstıklı Pilav

Değişik nasıl pilav yapabilirim diye düşünürken elime geçen malzemelerin kullanılmasıyla ortaya çıkan bir çeşit oluverdi:-)


Dün akşam yiyenlerinde beğenisi aldığına göre paylaşmam şart oldu :-)


Malzemeleri:


- 1 su bardağı pirinç


- 1,5 çorba kaşığı tereyağı


- 1 fincan kadar dolmalık fıstık


- 2 çorba kaşığı dolmalık üzüm


- 3 adet taze soğanın yeşil yerleri ( ince ince doğranacak )


- 2 adet portakalın suyu


Pirinci 15-20 dakika sıcak ve tuzlu suda ,ayrıca üzümleri de ayrı bir kapta sıcak suda bekletiyoruz.


Tencereye fıstıkları koyup hafif ateşte karıştırarak pembeleştiriyoruz , tereyağını ve soğanları ekleyip bir iki kere çeviriyoruz ve üzerine iyice yıkadığımız pirinci ekleyip çok az kavuruyoruz , üzümleri ekleyip üzerine sıkılmış portakal suyuna su ilave edip 1 bardaktan çok az daha fazla olacak şekilde sıvıyı da ekliyoruz , istenilen kadar tuz ilave edip kapağını kapatıyoruz.


Kaynadıktan sonra ocağı kısıp suyunu tamamen çekince ocağı kapatıp demlenmesi için üzerine havlu kapatıyoruz.


Servisten önce ezmeden karışıtırıyoruz.


Sağlıcakla kalın.