27 Şubat 2009 Cuma

Künefe


Bu hafta iznim sırasında gündüz tv seyrederken kanallardan birisinde ama hangisi olduğunu hatırlamıyorum :-) Oktay Usta'ya rastladım ve Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül'e 3 dakika içinde künefe yaptırdı. Sarıgül ilk defa yemek yapımı ile haşır neşir olduğu için epey zorlandı gibi :-) ama gene de başarılı oldu.Bende denemeye karar verdim ve dün akşam ilk denemeni yaptım ama biraz kalın gibi oldu bir dahakine çok daha ince yapacağım :-)

Tarife geçmeden gündüz tv programlarından biraz bahsetmek istiyorum genelde bir akşam tv izleyicisi olarak, hangi kanalı açsam bir sürü seyircili kadın programlarına rastladım . Hemen hemen hepsinin konusu dönüp dolaşıp aynı , mutlaka yararlı bilgiler veren doktor ve hukuk adamları da konuk oluyor ama aradaki diğer haberler önemli konuları es geçtiriyor gibi geldi bana. Hele seyirci koltuğundaki kişiler kendilerini o kadar kaptırıyorlarki , özellikle bazılarını programın kadrolu elemanları gibi görebilirsiniz :-)

Hele hangi kanaldı hatırlamıyorum " Krizdeyiz " diye bir programı bir müddet seyrettim ve inanın ağzım açık kaldı :-)) Bir kaç evli çift aldıkları maaşları kendilerine uygun bir şekilde harcayamadıkları müsriflik yaptıkları için daha önce tanımadığım " sanırım gazeteci "bir bayandan yardım isteyerek planlı olmayı öğreniyorlar. Allah aşkına bu gençlere ailelerinde hiç mi yol gösterecek kimseleri yok ya da hiç mi kendi akıl ve fikirleri yok ki böyle bir program altında tüm özellerini ortaya döküyorlar. İnanın hiç aklım almadı ve sanırım da hiç alamayacak.

Ayrıca bu tarifimle sevgili http://sevincceden.blogcu.com/ sürdürmüş olduğu 37.ci "P.D.Ç.S"etkinliğine katılmış oluyorum.

Neyse ben tarfimi vereyim:-)

Malzemeler ;-
250 gr. tel kadayıf
- 3 çorba kaşığı tereyağı
- 200 gr. kadar dil peyniri ( bende taze kaşar olduğu için kaşar kullandım)
Şerbeti için;-
2 su bardağı toz şeker
- 3 su bardağı su
- 1tatlı kaşığı limon suyu

Kadayıfları bıçakla ufak parçalar halinde kesiyoruz. Parçalanan kadayıfın yarısını tereyağı ile yağladığımız tavamızı seriyoruz üzerine doğradığımız peyniri koyup kadayıfın diğer yarısını da peynirin üzerine koyup iyice ezilene kadar sıkı sıkı bastırıyoruz , hatta üzerine ağır birşey koyup belli bir süre bekletebilirsiniz de.Ocağımızı kısık ateşte yakıp alt kısmı kızarana kadar tutuyoruz daha sonra kadayıfı kaldırıp tavayı kalan yağ ile yağlayıp ters çevirerek kadayıfın diğer yüzünü kızartıyoruz .Diğer tarafta şeker, su ve limonu iyice kaynatarak şerbeti hazırlıyoruz.Kadayıfın diğer tarafı da kızarınca istenilen servis tabağına alıp sıcakken üzerine sıcak şerbeti döküp ve ceviz ya da şamfıstığı ile süslüyerek servise hazır duruma getiriyoruz.
Benim cevizlerim zaman darlığından dolayı biraz büyükçe oldu :-)

Sağlıcakla kalın.

Yoğurtlu Karnabahar

Yoğurtlu Karnıbahar

İşte rejim yapanlara karnabahar lezzet katılmış hali ile nasıl olur diye bir örnek:-)

Rejim yapanlara diyorum çünkü çok güzel giden rejimim maalesefki geçtiğimiz cumartesi gününden itibaren yani 1 haftadır ufak çatırdamalarla yıkıldı:-) Ama ne yapayım hem bir haftadır canım kızım okuldan 1 haftalığına eve geldi hem de ben 1 haftadır izinliydim , ee söyleyin bakalım nasıl rejim yapılır :-))

Ama kendime söz verdim önümüzdeki pazartesi itibari ile devam edeceğim.Aslına bakarsanız biraz gırtlağımı tutsam vermek istediğim zaten en fazla 5 kilo , çok çabuk gider ama işte tutabilmek önemli olan :-))

Tarifime gelince ;
Haşladığımız karnabaharların üzerine iyice çırpılmış çok az sarımsaklı yoğurt döküyoruz. Yoğurdun üzerine ise sıvı yağda kızdırdığımız kırmızı biber ve tarhunu döküp servise hazır hale getiriyoruz. ( Tarhun'u yeni kullanmaya başladım çok hoş aromatik bir kokusu var )

Sağlıcakla kalın

25 Şubat 2009 Çarşamba

4 Mevsim Şarkısı / Annem

Uzun zamandır sevgili anneme ait yazı yazmadım.
Geçenlerde telefonda konuşurken ilkokul yıllarında müsamerede söylenen bir şarkılardan bahsetti ve bana şiir olarak bir kaç sıra okumaya başladı , " ama hepsi bu kadar değil gelince yazman gerek " dedi :-)
Dün kızımla birlikte annemlere gittik oturdum notebook'un başına annem söyledi ben yazdım , sonrada kayıt edip en kısa zamanda yayınlacağımı söyledim.
Bu arada yazdıktan sonra teyzemi arayıp " merak etme annem hazırlamış ve bana yazdırdı " dedim , çünkü teyzem anneme " eğer sen hatırlamyorsan ben yardımcı olayım" demiş :-) yani anlayacağınız biz ailecek paylaşımcıyız:-)

İşte aşağıda annemin şiir olarak bana yazdırdığı ama aslında seneler öncesinin ilkokul müsamere şarkısı " 4 Mevsim "

İLKBAHAR
Mart
Mart ayı bir hırçın kadına benzer
Havası fitretin sanki kış mıdır?
Ergavonlar açar kuzular meler
Bilinmez hâsılı yaz mı kış mıdır?
Nisan
Nisanda can verir günün neşesi
Mavi salkımlarla mor leylaklara
Ormanı çınlatan bülbülün sesi
Çalkanır akseder ta uzaklara
Mayıs
Mayısın zevkine hiç doyum olmaz
Tabiat o zaman çok neşelidir
Dağlarda kırlarda kar gibi beyaz
Yıldızlar kadar çok papatya vardır

YAZ
Haziran
Haziranda her yer gülistan olur
Nur ile açılır pembe goncalar
O kuru topraklar bağ bostan olur
Türlü türlü sebze verir bahçeler
Temmuz
Temmuzun sıcağı gayet yavuzdur
Kavrulur çayırlar sararır çimen
Başlıca ürünü kavun karpuzdur
Çiçeği karanfil beyaz yasemin
Ağustos
Ağustosta biter yoncadan erken
Altın başaklarla bir mavi çiçek
Rüzgârla tarlalar dalgalanırken
Girip orak biçmek ne hoştur gerçek

SONBAHAR
Eylül
Eylülde üzümler kelamı bulur
Kütükler salkımlar benek benektir
Bağ bozumu bu ay sonunda olur
Bütün köy halkına düğün dernektir
Ekim
Ekim ayında bereket çoktur
Olgun yemişlerle dallar eğilir
Kırların keyfine nihayet yoktur
Elma ayva zeytin koz devşirilir
Kasım
Kasım ayında toprak katıdır
Onu beslemeli boş durmak olmaz
En güzel çiçeği kasımpatıdır
Bu ayda çiftçiler hiç ürün almaz

KIŞ
Aralık
Aralık ayında toprağı yine
Sürüp kurcalamak zamanı gelir
Herkes sabanını alır eline
Tarlalarda artık ekin ekilir
Ocak
Ocak ayında kar yağar sade
Çiftçi rahat eder elleri boştur
Elemsiz kedersiz ocak başında
Tarhana çorbası pişirmek hoştur
Şubat
Şubatta sevimli kuzular doğar
Müjdeler getirir o ilkbahara
Çobanlar sevinir yağmurlar yağar
Tazelik getirir dört bir tarafa.

En kısa zamanda annemden yeniliklerle buluşmak dileğiyle.

Sağlıcakla kalın.

22 Şubat 2009 Pazar

Çoşkulu Bir Pazar Günü

Uzun zamandır bir pazar günüm bu kadar dolu geçmemişti. Aslında dolu hatalı bir kelime en güzeli başlıktaki çoşkulu kelimesi.

Hepimiz en azından şurada benim yazı ve tariflerimi okuyanlar , kendi blog ve web sayfalarıyla ilgilenenler internet ile iletişimin ne kadar güzel olduğunu biliyordur. İşte bugün bir internet kullanıcısı olarak internetin ve bazı programların hayatıma girmiş olmasına bir kere daha çok mutlu oldum.

2 seneye aşkın bir zamandır kayıtlı olduğum ve şu sıralar hem bizde hem de diğer ülkelerde merak için bile olsa çoğunluğun katıldığı bir program olan Facebook sayesinde bu sabah hayli kalabalık olarak çok güzel bir birliktelik yaşadık.

Lise

Yukarıda görmüş olduğunuz liseden mezun 90 kişi ve bu okulun 5 öğretmeni bu sabah kahvaltıda buluştuk. Okuldan mezun olalı tam 27 sene oluyor , 27 sene içinde hiç göremediğim bir öğretmenime kendimi tanıtırken adımı söyledim ama soyadımı söylememe fırsat vermeden kendisinin söylemesi beni nasıl onurlandırdı ve gururlandırdı anlatamam.

Toplantıya katılan çoğunluk benden daha sonra mezun olan 1 ya da 2 alt devremdi kendi devreme ait çok fazla arkadaşım yoktu ama hepimiz o dönemler aynı semtte oturduğumuz için en azından göz aşınalığı oluştu ve daha sonra bu aşinalık sohbete dönüştü.Ama çok ilginçtir ki tanıyabildiğim hemen hemen herkesin simasında hiç bir değişiklik olmamış , belkide daha çok genciz :-)

En güzel anlardan bir tanesi hep bir ağızdan bestecisi olan müzik hocamızda yanımızda olmak kaydı ile okulumuzun marşını söyledik , eminim marşı söylerken hepimizin yürekleri pır pır atıyordu:-)

Bulunduğumuz semt İstanbul'un o zamanlar sayfiye semti olarak bilinirdi , yaklaşık yürüme mesafesinde evimize yakın olarak 3 tane plaj vardı , okullar kapandıktan sonra hafta içi her gün annem sabahtan plaj çantasını hazırlar komuşularımızla birlikte akşama kadar vakit geçireceğimiz plaja giderdik . O zamanlar güney ya da egeye tatile gitme ihtiyacı hiç hissedilmezdi , çünkü hiç denizden çıkmazdık :-)En son sanırım üniversite 1. sınıfta - sene 1984 - son olarak semtimizin plajından denize girdim.Şimdi ise hayalden başka birşey değil :-(

İşte böyle güzel bir semtin güzel okulundan mezun oldum ve bu sabah seneler sonra gene aynı duyguları yaşadım.Bu günün olması için çaba sarf eden arkadaşımın bir kerede buradan emeğine sağlık diyorum. Okulumuzun fotoğrafını da ondan izinsiz onun fotoğrafları arasından aldım ama bana kızmayacağına eminim :-)

Toplantıdan 14.00 gibi ayrılarak gene uzun seneler aynı kara parçası üzerinde yaşamış olduğum ve çok uzun senelerdir her ay toplandığımız grubumun toplantısına gittim.Kara parçası diyorum çünkü o kara parçası İstanbul'un nadide Adalar'ından biriydi :-)

Cercis Kartvizit

Uzun zamadır toplantılarımızı aynı mekanda yapıyoruz , bu mekan bizim başladığımızdan beri epey değişti . İlk başladığımızda Mezze , daha sonra Kaburgacı Recep Usta şimdi ise Cercis Murat Konağı isimli harika Mardin yemekleri sunan bir işletme oldu. Yer olarak Suadiye Sahil Yolu'unda.

Buraya sanırım 3. gidişimiz zaten açılışıda geçtiğimiz senenin sonlarına doğru oldu. Her defasında yediğimiz herşeyden çok büyük memnunluk duyuyoruz. Çıktıktan sonra ya da eve geldikten sonra bu güne kadar yemeklerden dolayı hiç bir rahatsızlık hissetmedim. Yemeklerin dışında servis , sunuş , mekanın dekorasyonu ve görevlilerin ilgisi tam puan alacak düzeyde .Fiyatlar öyle bir işletme için çok pahalı değil.Tek vasat yorum yapacağım nokta müzik , her ne kadar tasavvuf müziğini bazen dinlesem ve ney sesini beğensem bile uzun süre dinlemek sıkıcı oluyor. Belkide biz diğer gelenler gibi yemeğimizi yiyip hemen kalmıyoruz yaklaşık 3-4 saat sohbet ederek yemeğimizi yiyoruz , belki bu sebep ile bize uzun zaman sıkıcı geliyorda olabilir:-)

Ismarlamış olduğumuz çeşitlerden örnekleri size yavaş yavaş sunacağım. Ama maalesefki tam isimlerini hatırlayamayıp malzelerine göre isimlendirmiş olacaklarım olabilir , bunun için bilenlerden şimdiden özür dilerim , bir dahaki sefere tek tek not ederim :-)

Bahsetmeden geçemeyeceğim diğer bir konu ise yemekten önce ellerimizi silmemiz için ıslak medil yerine kendimizi uçaktaki business class ta hissettiren sıcak ıslak havlu sunmaları :-)

Cercis Meze Tabağı

Yukarıdaki Meze Tabağı sunum konusunda bugüne kadar yediğim mezelerin en güzellerindedi diyebilirim. 10 ayrı bakır küçük kepçe altlarının yuvarlak kısımları oturacak şekilde oylumlu olarak özel hazırlanmış olan bakır tepside sunuluyor.
Ortada ise çömlek kapta sunulan güzel bir yoğurt mevcut.

Mezelerin isimlerini tek tek bilemeceğim ama tadlarından yola çıkarak , humus , patlıcan ezme , acılı ezme , maş fasulye salatası , kısır ,bulgur köftesi v.s.... diyebilirim. Hepsinden bir tatlı kaşığı kadar paylaşarak bu güzel mezeleri bitirdik :-)

Cercis Narlı Roka Salatası

Mezelerle birlikte yukarıda görünen harika lezzetli narlı roka salatasını yedik . Daha önceki gidişlerimde bu salatayı tatmıştım hatta bende evde de denemiştim benimsalatam ama ben rokadan başka şeylerde koymuştum. Sanırım burada kullanılan malzemelerin özellikle baharatlar ve nar ekşisi özel olduğu için evde aynı lezzeti yakalamak zor.

Cercis Ayvalı Et

Ismarlamış olduğumuz sıcaklardan bir tanesi Avya Kebabı . Daha önce ayvalı kereviz yapmıştım ama ayvayı sıcak yemek olarak hiç denememiştim , tadı muhteşem.
Özellikle etlerin lezzeti çok farklı , sanırım belli bir süre bazı baharatlarla dinlendirilmiş ve öyle pişirilmiş , yerken sanki kumlu ve ağızda dolgunluk hissi bırakıyor , bir dahaki sefere mutlaka soracağım çünkü çok lezzetli :-))

Cercis Dolmalı But Kapama

Fotoğraftaki sıcak çeşit ise Yaprak Dolmalı Kuzu Butu Sarması . Et o kadar güzel pişmişti tel tel ayrılıyordu . But sarmasının içinde yarmak dolmanın olması çok ilginç ama bence yemekleri ilginç kılanlarda lezzetleriyle birlikte değişiklikleride .Tavsiye edebileceğim yemeklerden bir tanesi. Sunumu ise epey büyük ortaya doğru hafif çukurlaşan bakır bir tepside yapılıyor.

Cercis Kahve Kabı Dışı

Yemeğimizi bitirdikten sonra tatlı istemedik , aslında merak ettiğim bir tatlı söylediler " domates tatlısı " belki bir dahaki sefere tadarım. Ayrıca klasik olarak yapılan mırra servisini de bu sefer istemeyerek ,yemek üzerine içilen içeklerden çay ve diğerini söyledik . Diğeri diyorum , işte o yukarıda göreceğiniz şık bir sunumla geldi , ben ilk defa tanık oldum ve çok hoşuma gitti . Görselliği tam not alan bir sunuş.

Cercis Kahve Içi

İşte bu güzel sunumdan içinde de ayrı bir sunum olan kahve çıktı . Tadını bilemeyeceğim ben içmedim ama sunuş ile tadı ikinci plana geçti zaten :-) Tek dezavantajı fal sevenler için uygun olmaması :-)

Kahve ve çay faslımızdan sonra bakır bir ibrik ve çanak ile bir görevli bir arkadaşımızın yanına gelip avcunu açmasını ve avcuna şerbet dökeceğini ve şerbeti o şekilde içmesini söyledi tabi bu istek üzerine , konuşuldu , hayır dendi , elim kirli dendi , en sonuda ibriği taşıyan kişi gülsuyu olduğunu ellerini yıkamak için getirdiğini söyledi , tabi bununla da ilk defa karşılaştığımız için epey güldük :-) El yıkama faslından sonra ellerimizi silmemiz için maşa ile uzatılan havlular , sonra sırası ile büyükçe bir bakır kapta sunulan güllü lokum ( sevmediğim için ben yemedim )ve tarçınlı mahlepli Mardin çöreği geldi.

Tüm çeşitler çok lezzetliydi. Biz yemek sırasında içecek birşey almadık ama özellikle Mardin ev şaraplarının çok ünlü olduğunu bildiğim için bir dahakine mutlaka denemek istiyorum.

Eminim beni okuyan Mardinli'ler olacaktır , mutfakları ile kesinlikle gurur duymalılar.

İşte bu aktivitelerle bir pazar gününü daha bitirdim.

Bir daha ki yazımda başka yerler tanıtmak dileğiyle.

Sağlıcakla kalın.

21 Şubat 2009 Cumartesi

Köfteli Erişte

Köfteli Erişte

Bu sıralarda erişte tariflerinde sıklık olmaya başladı ama sıkılmayın hemen hepsi değişik :-) .

Bu erişteyi çok özel birisi için yaptım biricik kızım bugün okuduğu şehirden 1 haftalık tatil için eve geldi. Uçaktan inip eve gelen kadar yemek olarak ne hazırlasam diye düşünürken aklıma bu erişteyi yapmak geldi. İyi ki de yapmış çünkü bir önceki tarifi okumuş ve çok hoşuna gitmiş, ben erişte yaptım deyince “ yoksa bloktakinden mi? “ diye sordu, aa olur mu ben hiç aynısını yaparmıyım tabii ki doğaçlama devreye girdi ve yeni bir çeşit çıktı ortaya dedim:-) Hemen bir tabak hazırladım , “ anne fotoğrafını çekmeyi unutma “ diye bana takılmadan da edemedi :-) . Afiyetle yedi ve çok beğendini iletti.

Demek ki fotoğraflar kadar tadı da güzel oluyor diye kendime bir pay çıkartabilirim hemen :-)

Erişteleri daha öncede yapmış olduğum gibi su ve süt karışımında suyunu çeken kadar haşladım, bu karışıma çok az sıvı yağ ve tuzda ilave ettim.

Diğer malzemeler;

- 1 adet kuru soğan ( yemeklik doğranmış )
- 1 adet paprika biber
- 2 adet orta boy domates
- 2 tatlı kaşığı biber salçası
- 1 tatlı kaşığı zeytinyağı
- 4 tane kasap köfte
- Kekik ve fesleğen

Soğanları tavada zeytinyağı ile hafifçe kavuruyoruz sonra içine doğranmış biberleri katıp tavanın ağzını kapatıyoruz ve bir müddet pişiriyoruz. Bu karışıma domatesleri ve küçük misket haline getirdiğimiz kasap köftelerini ( benim köfteleri eklemek birden aklıma geldiği için hazır köfte kullandım ama evde de hazırlanabilir ) , kekik ve fesleğeni ekleyip tavanın kapağını kapatıp ocak kısık konumda domatesler yumuşayıp köfteler pişene kadar tutuyoruz.

Servis sırasında eriştelerin üzerine köfteli sosumuzdan koyup tabağımızı fesleğen ile süslüyoruz.

Sağlıcakla kalın.

Patates Püresi Çorbası

Patates çorbası Yeni

Baktım ki uzun süredir çorba tarifi vermemişim ve fotoğraflarım arasında yaklaşık 1 ay kadar önce yapmış olduğum bu çorbayı görünce bu soğuk günler için ideal olacağını düşünerek yayınlamak istedim.

Aslında bu çorbada tamamen doğaçlama olarak meydana gelen çeşitlerimden bir tanesi, sanırım benim için planlanmış yemek yapmak çok zor çünkü her seferinde ya bir şey eksiltiyorum ya ekliyorum ya da tamamen değiştiriyorum :-) Ama yiyenler ve ben memnunuz, sanırım önemli olanda bu :-)

Bu çorba için eşimden gelen tek tenkit üzerine hazırladığım tereyağlı kırmızıbiberin fazla olup ona çok acı gelmesi. Acı koyarken elimi korkak alıştırmayım diyorum, ben seviyorum ya herkeste benim kadar sevmeli sanki :-)

Malzemeler;

- 3 adet patates
- 1 adet kuru soğan ( yemeklik doğranmış )
- 2 diş sarımsak
- 1 lt. Yakın süt
- İstenildiği kadar tereyağı ve tuz
- Üzeri için kırmızıbiber

Patatesleri soyup ve doğrayıp pişene kadar haşlıyoruz. Tavada soğanları ve sarımsakları iyice pişene kadar tereyağı ile birlikte pişiriyoruz ve pişen patatesi de ekleyip parçalayıcıdan geçirip istenilen kıvama gelene kadar süt ilave edip hafifçe kaynatıyoruz.
Servis sırasında tereyağında kızdırdığımız kırmızıbiberi çorbanın üzerine döküyoruz.

Sağlıcakla kalın.

Zengin Salata

Salata Bayram Arifesi

İşte benim zengin ve gözümü doyuran salatarımdan bir tanesi :-).

Her akşam bu kadar süslü yapmasam bile salatalarıma özen göstermek isterim , bence salatanın görüntüsü mutlaka lezzetine de artı katar.

Ben genelde kıvırcık kullanırım , bunu sevgili arkadaşım Özlem çok iyi bildiği için kendisi genelde göbek salata kullansa bile onlara gittiğimiz zamanlarda sevdiğimi bildiği için kıvırcıktan salatayı yapar ya da bana yaptırır , ee birazda söylenir tabi :-)).

Bu salatamda da kıvırcık , taze soğan , kırmızı lahana , havuç ve paprika biber kullandım. Sos olarakta zeytinyağı , limon ve 1/2 diş dövülmüş sarımsağı iyice karıştırıp kullandım.

Sağlıcakla kalın.

Soğanlı Domates Salatası

Domates Salatasi

İşte eşimin hiç mırın kırın etmeden yediği nadir salatalardan bir tanesi :-).

Aslında yapımı çok kolay hep bundan yapsam çok az zamanımı alır ama salata önce benim gözümü doyurmalı:-).

Malzemeleri saymaya hiç gerek yok , istenilen ebatta doğranmış domates dilimlerinin üzerine ay şeklinde kesilmiş çok az tuz ile ovulup içine sumak katılmış kuru soğanları koyup üzerlerine limon ve zeytinyağından oluşan sosu ekliyorsunuz.

Sağlıcakla kalın.

15 Şubat 2009 Pazar

Karara Devam :-)) / Sebzeli Erişte ve Elma Püresi

Geçen hafta başında almış olduğum fazlalıklardan kurtulma kararım son hızıyla devam ediyor.

Her ne kadar cumartesi günü birazcık bozulmuş olsa bile kaldığı yerden aynen devam :-)

Cumartesi günü 5 arkadaş olarak sürdürmüş olduğumuz geleneksel doğum günü kutlarımızın sonuncusunu Suadiye Cafe’de tamamladık. Bundan sonra ilk doğum günü gelene kadar her ay uygun mekânlarda toplanmaya devam edeceğiz. Eeee tabi en uygun mekân bir sonraki toplantı için Özlem’in evi seçildi J:-)

Gittiğimiz Suadiye Cafe de, rejimim ufak çaplı 2 şişe Ancyra/Kavaklıdere- Kalecik Karası, 1 peynir tabağı, 1 adet pizza, 1 sufle ve 1 dondurmalı profiterol ile katledilmiş olsa da mekân gerçekten hepimizin çok hoşuna gitti, ama sakın yanlış anlamayın bu saydıklarımı 5 kişi olarak paylaştık sadece bana ait değiller :-) Ama ardından 1 bardak çaya 5 TL yazıp hesap getirmeleri bizi çileden çıkarttı, ama bu kadar yiyip içen bir masaya bunun yapılmaması gerektiğini söylediğimizde hatalarını anladılar ve hesaptan çayları düşüverdiler, bu davranış günümüzün iyi bitmesine sebep oldu. Bu bilgiyi vermemin sebebi, günün birinde sizde Suadiye Cafe ye giderseniz çayın fiyatını bilin ve siparişinizi ona göre verin :-).

Güzel bir cumartesi günün ardından bugün evde mutfaktan çıkmayan külkedisi rolü üstlendim :-) Malum hafta arası için yemek lazım, Pazar gününden hazırlamadığım takdirde işten dönüş ve akşam yemekleri biraz işkence oluyor.
Neyse ben tüm yaptıklarımdan bahsetmeyeceğim, sadece diyete yönelik yapmış olduğum iki çeşitten bahsedeceğim.

Kabaklı Erişte

İlki gerçekten çok lezzetli olan sebzeli erişte, daha öncede soslu erişte tarifi vermiştim. Bu sefer erişteyi yarı su yarı süt ile haşladım daha lezzetli oldu. Haşlarken 1 çay kaşığı kadar zeytinyağı ve bir miktarda tuz ilave ettim.

Sosu içinde sayacağım tüm malzemeleri aynı anda bir tavada ara ara karıştırarak kavurdum.Paprika biber, yeşilbiber, 1 diş dövülmüş sarımsak, yeşil soğan, küçük küçük doğranmış dolamalık kabak, 1 çay kaşığı zeytinyağı, kırmızıbiber ve 1 tatlı kaşığı biber salçası. Kavrulduktan sonra kuru fesleğen ekledim. Pişen sosu suyunu iyice çeken erişteye karıştırdım ve servise hazır hale geldi.

Elma Püresi

İkinci olarak ise kalan elmaları değerlendirmek için işe elma marmeladı yapma için başlasam bile gene her zamanki gibi fikir değişikliği ile çok hafif bir diyet tatlısına çevirdim :-)

7 tane elmayı parçalayıcıdan geçirdim, tencereye alarak üzerine 1 çorba kaşığından daha az pudra şekeri serpip püre olana kadar ara ara karıştırarak kısık ateşte pişirdim. Servis kabına alınca üzerini tarçın ve ceviz ile süsleyerek kendi servisime sundum:-)

Şunuda belirtmeden geçemeyeceğim , erişteden en fazla 6 kaşık , elma püresinde de 2 kaşık yedim :-)

Sağlıcakla kalın.

8 Şubat 2009 Pazar

Tavuklu Salata Ve Hafta Başı Kararı

Tavuklu Salata

Yarın sabah itibari ile almış olduğum fazlalıklardan kurtulmayı kendime görev edinerek , konuya uygun olarak sizinle geçenlerde yapmış olduğum salatayı paylaşmak istedim :-)

Yaklaşık 7 sene önce sigara denen kendimi zehirleyen musubetten kurtulduktan sonra , o ana kadar bana ait olmayan fazlalıklarla tanışmaya başladım:-). Aslına bakarsanız sigarayı bırakmış olmanın verdiği büyük karar ve sebat ile almış olduğum kilolar beni çok etkilemedi , ama sanırım seneler geçince sigarayı bırakmış olmak o kadar büyük bir olay gibi görünmeme ama alınan kilolar büyük görünmeye sebebiyet vermeye başladı :-).

Şimdi kilo fazlalığı denince çok çok aşırı değil ama eşimin önceki senelerle kıyasladığı hafif bir tombiklik şeklinde denecek kadar diyebilirim :-)

Daha önce diyetisyene gittim ve başarı ile yaklaşık 12 kilo vererek eski halime çok yaklaştım ama maalesef blogumdan da belli olduğu gibi yemek yapmayı ve yaptıklarımı da yemeyi severek bazı kiloları geri almış oldum :-))

Ama dün akşam üstü uzun zamandır aklımda olan kendime çeki düzen verme işine başlamam gerektiğine karar verdim. Kararımı sevgili arkadaşım Özlem'in gözümün önünde neredeyse 36 bedene inmesi ve dün denediği ama almadığı saten pantalonun çok yakışması pekiştirdi (sanırım birazda kıskançlık söz konusu :-)) ) . Ayrıca akşam yemek yiyerek gittiğimiz tiyatroda yediğim yemekten dolayı rahatsız olmam yarın sabahki başlangıç için diğer bir etken. Tiyatro dönüşü eve gelince eşime " pazartesi sabahı itibarı ile düzen başlıyor " dediğimde " ne oldu ? kim ne dedi " diye alaycı bir soru ile karşılaştım :-)) , kendisi de artık tombiklikten kurtulmam gerektiğini bu yolla söylemeye başladı diye düşünürken , " başlıyorum ama sende akşamları ben ne yersem onu yiyeceksin " dediğim zaman benim yüzüm alaycı bir duruma geldi :-))) . Eee evde birlik önemli değil mi ? :))

Aslında uyguladığım liste ile normalden daha fazla yiyorum ama tüm yediklerim bir düzen içinde olduğu için çok rahat bir şekilde kilo verebiliyorum. Yani en önemlisi karar vermek ve başlamak . Hele sonuçlarını görmeye başladığım anda gerisi çok daha zevkli ve güzel geliyor.

Fotoğraftaki salatam her zamanki gibi bol yeşillikli olarak hazırlanmıştır.
İçinde olanlar kıvırcık , taze soğan , dereotu, kekik , sivri biber , domates , ceviz . Sosu ise limon,sirke,zeytinyağı ve tuz.
Tavuk ise 1 gün önceden buğday nişastası , süt , zeytinyağı, çok az sirke ve tuz ilebuzdolabında dinlentirip daha sonra teflon tavada kavurduğum tavuklar. Göğüsleri bu şekilde bekleterek çok yumuşak hale getirebiliyorsunuz , deneyin memnun kalacaksınız.

Evet yeni bir haftaya , yeni bir karar ile başlıyorum bana ve benim gibi kararı olan ve hali hazırda uygulayanlara kolay gelsin :-))

Sağlıcakla kalın.

Pazar Sabahı Lezzeti - Sucuklu Yumurta

Sucuklu Yumurta


Sanırım hemen hemen hepimiz için pazar sabah kahvaltılarının önemi daha fazladır.
Çocukluğumda pazar kahvaltısı denince aklıma hemen salçalı sosis ve sucuk ve ayrıca sıcacık Kadiköy'den sevgili babam tarafından gidip alınmış ve sıcaklığını kahvaltıya kadar koruyan Beyaz Fırın poğaçaları gelir.

İlerleyen yıllarda benimde evimde hazırladığım pazar kahvaltılarında salçalı sosis ve sucuk yerini aldı .

Şimdilerde daha çok omlet ve çeşitlere yönelmiş durumdayım ve sucuk ve sosiside çok fazla kullanma taraftarı değilim .
Ama sevgili eşim " aa pazar sabahı sucuk olmayacakmı " diye sorunca en azından nefsini köreltmek için fotoğraftaki gibi uydurmasyon sucuklu yumurta çeşitleri yapıyorum :-) , ama laf aramızda çokta lezzetli oluyor . Eee sadece sucuk değil kaşar peynirle de zenginleştiriyorum.

Sanırım tarif vermemin bir manası yok , fotoğraf herşeyi anlatıyor :-)

Sağlıcakla kalın.

1 Şubat 2009 Pazar

Çikolata Şelaleli Kek / 35.P.D.Ç.S. ETKİNLİGİ

Çikolatalı Kek1

Yaklaşık 1 ay kadar önce yapmış olduğum ve bir türlü yayınlamaya zaman bulamadığım çikolata yüklü tariflerimden bir tanesi. Eeee evde bir tane çikolata canavarı olunca mecburen bolca kullanmak gerekiyor :-)
Ve bu tarifimle ile sevgili http://gulayce.blogcu.com/ düzenlemiş olduğu 35.P.D.Ç.S. ETKİNLİGİ ne katılıyorum.

Bu tarifi 11/01 tarihinde değişik kek tarifleri ararken burcinindenemeleri sayfasında rastladım, sevgili Burçin bu tarihi yaklaşık 1 sene önce vermiş, hatta kendisine fırını koyunca güzel olursa tarifimi yayınlayacağıma dair mesaj attım, işte tarifim gerçekten çok güzel oldu :-)

Bu arada burcinindenemeleri sayfasını ziyaret etmenizi tavsiye ederim çok güzel tarifler var.
Paylaşımların için çok teşekkürler Burçin :-)

Tarifi direk Burçin’in sayfasında alabilirsiniz ama ben ufak tefek değişiklikler yaptım, benimki de aşağıda.

Malzemeler;
- 120 gr. Bitter Kuvertür Çikolata
- 100 gr. Tereyağı
- 1 yemek kaşığı Nescafe
- 3 yumurta
- 1 su bardağı toz şeker
- 100 ml. Sıvı krema ( benim kremam olmadığı için ben 1 büyük çay bardağı süt kullandım)
- ½ su bardağı yoğurt
- 1 paket kabartma tozu
- 3 tepeleme yemek kaşığı kakao
- 1,5 su bardağı un
- 1 paket hazır Dr. Oetker Çikolata sosu

Kuvertür çikolata, tereyağı ve Nescafe benmari usulü ( kaynayan suyun içine sıcak suya dayanıklı başka bir kap içinde eritme tekniği ) eritilir. Bunlar erirken diğer tarafta yumurtlarla ve toz şeker mayonez kıvamına gelene kadar çırpılır. İçine süt ve yoğurt eklenerek bir müddet daha karıştırılır. Daha sonra eriyen çikolatalı karışım yumurtalı karışıma eklenir ve karıştırılmaya devam edilir.
Diğer bir kapta un, kakao ve kabartma tozu karışımı iyice karıştırılıp diğer karışıma eklenir ve hepsi iyice karışana kadar çırpılmaya devam edilir. Kekimiz çok büyük olmayacağı için tabanına yağlı kâğıt serilmiş olan 18 cm. lik kelepçeli bir kaba ya da tepsiye dökülüp önceden 170 derecede ısıtılmış fırında yaklaşık 40 dakika kadar pişirilir.

Servis yapılırken dilimlerin üzerine hazırladığımız çikolata sosunu şelale görüntüsünde döktükten sonra afiyet ile yenir :-)

Not : Kuvertür çikolatayı sevgili arkadaşım Nur ile Eminönü gezimiz sırasında aldım, kesinle pasta malzemelerini oralardan almanızı tavsiye ederim hem çeşit çok bol hem de hesaplı

Kuvertür çikolata

Sağlıcakla kalın.